6 Temmuz 2012 Cuma

Behzat Ç.


Esra: Niye geldin?
Behzat: Sen niye ağladın?
E: Geçti gitti boş ver.
B: Cık cık cık. Geçmedi, gitmedi. Sen niye ağladın?
E: Behzat, sen akıllı bir adamsın.
B: Mm.
E: Ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba.
B: Hee!
E: Ben sana diyorum ki; adamlar gelip seni alacak. Gideceksin. Bu işin sonu yok. Belki senelerce tutuklu kalacaksın. Ne zaman döneceğin belli değil, senin umurunda değil. Ağladım, çünkü seninle konuşamadım. Ağladım, çünkü sen beni görmüyorsun. Ve ben seni seviyorum.
B: Ben bunu bilm- bilmiyordum.
E: Bilmiyorsun? Tabi nereden bileceksin? Sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. Senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım Behzat?
B: Yok... Hay... Yapamam ben.
E: Haklısın, cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? Hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. Herkese meydan okuyorsun. Ama kendi duygularından korkuyorsun. Geçmişe saplanıp kalmışsın. En büyük felaketler senin başına gelmiş değil mi? En büyük acıları sen çekmişsin ben hiç bir bok bilmiyorum ki. Acı nedir bilmem, yalnızlık nedir bilmem. Dünyanın ekseni kaydı Behzat. 12 santim yerinden oynadı sen bana 1 santim bile yaklaşmadın... Saplantılısın.
B: Hıı, bak ne güzel söyledin. Saplantılıyım ben. Benden bir bok olmaz. Biz seninle hep kavga ederiz. Mutsuz oluruz biz seninle. 
E: Mutsuz olalım ne var? Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım.

Esra'nın hüzünlü, endişeli bakışlarıyla Behzat, şarabını tek dikişte bitirir. Bir an Esra ile göz göze gelir ve sabahlığından tutup kendine doğru çeker. Olaylar gelişir...

– Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, 30. Bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder