20 Mart 2014 Perşembe

Dear Esther


"Birisi öldüğünde, ölmek üzereyken veya çok hastayken kalan azıcık umutlarını da kaybedince, tepeye parallel çizgiler çizip, alttaki kireç taşını açığa çıkarırlarmış. Doğru gözlerle onları anakaradan veya balıkçı teknelerinden görüp, yardım mı göndermek yoksa soyutlanmak mı gerektiğini, ve tepe yollarında kol gezen bu salgının sahipleriyle birlikte ölüp gitmesi için bir nesil beklemeniz gerektiğini bilebilirsiniz. Benim çizgilerim sadece şunun için: Bütün muhtemel kurtarıcıları körfezde tutmak. Enfeksiyon sadece etten ibaret değil." -Anlatıcı

Garip nesnelerin, çizimlerin etrafa yayıldığı bir adada tek başınıza dolaştığınızı düşünün. Dalgaların ve rüzgarın çıkardığı seslerin yalnızlığınızı pekiştirdiği, bazen de o kulağınıza fısıldanan cümlelerin anlamını çözmeye çalıştığınız bir ada. Sevgili Esther'ın hikayesinin son durağı. 

İki saat süren, film izlemekten, oyun oynamaktan, kitap okumaktan çok farklı bir deneyim yaşatan; oyun adı altında sunulan bir şey "Dear Esther". Bir deniz fenerinde başlayıp radyo kulesinde biten, her oynayanın farklı bir anlam çıkarabileceği bir şey. Yolda gördüğünüz eşyalar, imgeler, semboller ve ara sıra bir adamın sanki mektuptan alıntıymış gibi duran cümlelerini duyarak neden orada olduğunuzu çözmeye çalıştığınız, arka planda çalan müthiş müzikler ile garip duygulara sürüklendiğiniz bir şey.

Sahil kenarında eskimiş bir araba kapısı. Terkedilmiş, yıkık bir barakadaki kanlı ameliyat aletleri. Suya düştüğünüzde gözünüzün önünden geçen otoyolun ortasında kaza yapmış bir araba. Zaman zaman görünüp kaybolan insan siluetleri. Gemi yapıp suya bırakılmış mektuplar. Ve sonunda çıktığınız radyo kulesinden aşağı atlayıp, tam yere çarpacakken martı olup okyanusa doğru uçmanız. 

Peki nedir burası, bunlar? Bana göre trafik kazası geçirerek komaya giren Esther'ın biliç altı. Duyduğumuz cümleler ise kocasının hastanede başucunda otururken, kendisine yazıp okuduğu mektuplardan paragraflar.

Peki neden buradayız? Çünkü Esther kaza anında arabayı kocası kullandığı için kendisini suçladığını biliyor ve onu bu pişmanlıkla bırakıp gitmek istemiyor. O yüzden bir şekilde anılarıyla bu adayı bilinç altında yaratıyor ve burada sıkışıp kalıyor.

Peki ne oluyor? Zaman geçtikçe kocasının sevimli anıları bırakıp isyan edercesine söylediği cümleler. Duvarlarda ki sanki tanrı tarafından yazılmış gibi duran "ışık sana yol gösterecek" temalı cümleler adeta artık vaktinin geldiğini anlatıyor. Ve Esther radyo kulesinden atlayarak bir martı olup adayı terk ediyor...

...Mu acaba? Aslında gerçekten neler olduğunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Biz de sadece anlayabildiğimiz kadarıyla yetineceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder